İşitilebilirlik
Bir seslendirme – dublaj sanatçısı, mikrofon karşısında konuşurken, sesini rahatça işittirebilmelidir. Çok düşük ya da, çok yüksek tonlar, dinleyeni (izleyiciyi) rahatsız eder. Bu tür tonlar, diğer seslendirme ve dublaj sanatçılarının stüdyodaki genel ses seviyelerinin altında ya da üstünde olacağı için, ses teknisyenini de zor durumda bırakır.
Akıcılık
Bir sanatçı, uygun tonu yakaladıktan sonra, akıcı da konuşabilmelidir. Pek çok seslendirme ve dublaj sanatçısı, gereksiz yere hızlı konuşmayı, akıcı konuşma zannederek yanılır. Çok hızlı konuşmak ve tekstteki sözcükleri bitirip ek sözcükler kullanmak, her zaman bir üstünlük sayılmayabilir. Önemli olan, filmdeki oyuncunun konuşma temposudur. Oyuncunun kişiliğini yalnızca sesle değil, konuşma biçimiyle de vermek gerekir.
Hoşa Giderlik
Bir sesin hoşa gider olması, güzel olmasını gerektirmez. “Güzel” tanımına uymayan pek çok ses, konuştuğu oyuncunun fiziksel ve kişisel özellikleriyle bütünleştiği için beğeni kazanmıştır.
İzleyici, çok kibar ve yumuşak bir sesin, kanlı bir korsanı ya da azılı bir katili konuşmasını kabullenemez. O halde, seslendirme sanatında bir sesin hoşa gider olması, sesin, seslendirilen oyuncuya uyup uymamasına bağlıdır. Şiir okurken beğenmeyeceğiniz bir sesi, yargıç rolünde benimseyebilirsiniz.
Kuşkusuz bunun tersi de geçerlidir. Sesinin güzelliğiyle ünlü bir sanatçı, bir Kızılderili şefini konuşurken beğenilmeyebilir. Sesin rengi, oyuncunu ruhuna uygun olmalıdır.
Bükümlülük
Düşünceler, ton ve hız değişiklikleri ile anlatılır. Bu değişiklikler rastgele olmayıp, rolün gerektirdiği biçimde olmalıdır. Bükümlü olmayan (tekdüze) bir ses, izleyiciyi sıkar, duyguyu tam olarak yansıtmaz.